Yılın son iki ayı en sevdiğim, en huzurlu zamanlarıdır. “Kutlu” Kasım ayının ikinci haftasını takip eden Thanksgiving’den itibaren bir bakmışsınız her yer süslenmeye, ışıklandırılmaya başlamış; hediye telaşına kapılmışsınız. Neşeli huzurlu şarkılar sizi masalsı diyarlara alır götürür.
Tekstilden mutfak eşyasına kadar kırmızı heryerde hâkimiyetini ilan ederek içinizi ısıtır. Bereketin simgesi nar, sofralarda iştah açan servis ve sunum öğeleri, kadehlerde envai çeşit üzüm aromalarına sahip şaraplar…Yeni yıl kokinasız karşılanmaz, dikenleri elinize batar vazoya yerleştirdiğiniz her demette. Kırmızı battaniyenin altına girip elinizde kupanız filmlerin toz pembe dünyasına kapılmaya can atarsınız.
Depremleri, selleri ile daha ilk günlerden sevimsiz bir başlangıç yapan ve pandemisiyle hayatlarımızı uzun bir süre “beklemeye” alan 2020 bende nasıl bir hayal kırıklığı yarattıysa evimde yeni yıl temalı herşeyi sanki bir daha bulamamak üzere kaldırmışım. Aralık ortasına kadar yılbaşına dair en ufak bir kıpırtı yoktu içimde. Neden sonra, sosyal medyanın da etkisiyle ufak tefek de olsa yeni birşeyler almak iyi gelir diyerek online alışverişe yöneldim. Fotoğrafta gördüğünüz minik dokunuşların her biri bile tek başına bir tebessüm yaratmayı başardı. Bir arada ve ışıklarını yakınca sanırım geri gelmeyeceğini düşündüğüm sevinci ucundan kıyısından yakalayabildim. Hele bir de elimde kocaman Noel Baba kupamla vals ve polkaları dinliyor bir yandan da 2019’un son haftalarında geçirdiğim sihirli Viyana tatili fotoğraflarına bakıp uyanmak istemediğim bir rüyanın içinde hissediyorsam işte o zaman yüzüm gülüyor; ben eski ben gibi hissediyorum.
Pek çok olumsuzluğuna ve telaşesine rağmen yine de bu yıl inanılmaz hızlı geçmedi mi? Aynı anda bir çok şeyi yapmayı hatta belki o sıkışıklığı seven ben istemeye istemeye bazı uğraşılarımdan vazgeçmek zorunda kaldım-pek benlik olmasa da. Erteledim dersem belki kendime daha az haksızlık etmiş olurum. Aslında tüm karanlık anlarının içinde bile iyi şeylere hatta yeni birşeylere vesile oldu. Nasıl yapılacağını bilmediğim blog açma iş başa düşünce (isabet olmuş) yapılabilir oldu. Gelişmeye açık ve muhtaç olsa da… Kim derdi ki kitap demeye dilinin varacağı bir roman denemen olacak, günlerce gecelerce canını dişine takacak hem araştırma yapacak hem de özümseyip yazacaksın? Yok inanmazdım kesinlikle. Ama oluyormuş , aklımızdan hayalimizden geçmeyen olaylar tesadüf eseri pat diye girip hayatımızın tam orta yerine oturabiliyor; yaşam amacımız hâline dönüşebiliyormuş. Hakkını vermek için ertelediğim WSET 3 eğitimi yerine yeniden Açıköğretim’den yana kullandım tercihimi. Merak edenlere hemen söyleyeyim Marka İletişimi/Yönetimi okuyorum. Claire’s Food Mood neden bir markaya dönüşmesin?
Herşeye rağmen yine de umutsuz değilim. 31.12.2020 tarihi saat 23.59 itibariyle elimde şampanyam en güzel dileklerimi ve hayallerimi sıralayacağım. Çok şükür kazasız belasız atlattığım 2020’den sağ salim 2021’e geçişi kutlayacağım. En çok da sağlıkla sevdiklerime kavuşmayı ve yeniden ben gibi hissetmeyi isteyeceğim.
İyi ki’lerin keşke’lerin yerini aldığı bir yıl olsun!


Yorum Yap